Davutoğlu: Hırsızın Elinin Serbest, Vatandaşın Elinin Bağlı Olduğu Bir Dönem Yok

Davutoğlu: Hırsızın Elinin Serbest, Vatandaşın Elinin Bağlı Olduğu Bir Dönem Yok

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yapılacak yeni kanuni düzenlemeler çerçevesinde molotofkokteyli ile bir yere yaklaşanların, 'ateşli silahla yaklaşmış muamelesi göreceğini' söyledi. Davutoğlu, "Şimdiden uyarıyorum. 'Toplantı, gösteri yürüyüşü...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yapılacak yeni kanuni düzenlemeler çerçevesinde molotofkokteyli ile bir yere yaklaşanların, 'ateşli silahla yaklaşmış muamelesi göreceğini' söyledi. Davutoğlu, "Şimdiden uyarıyorum. 'Toplantı, gösteri yürüyüşü yapacağım' diye izin alıp, bir takım teröristlerle eğer ellerinde molotofkokteyli ile ambulansa yaklaşırlarsa, iş yerlerine yaklaşırlarsa, ellerinde molotofkokteyli ile içinde insan olan, genç bir kızımızı kaybettiğimiz belediye otobüslerine yaklaşırlarsa, terörist muamelesi görecekler ve durdurulacaklar. Kimse şikayet etmesin sonra. O saldırganın canı ne kadar kıymetliyse, o mağdur genç kızımızın canı da öylesine kıymetli. O ambulansta giden yaralının da, yüzü yanan polisin de canı kıymetli. Hırsızın elinin serbest kaldığı, vatandaşın elinin bağlı olduğu bir dönem yok. Bu özgürlük değil." diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nde partisinin 98. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada daha önceden açıkladığı yapılacak bazı kanuni düzenlemelerle ilgili konuştu. Burada isim ve soyadlarının artık mahkemeye gitmeden değiştirileceğini anlatan Davutoğlu, kendi soyadından da ilginç bir anekdot paylaştı.

"BENİM SOYADIM KALKAN'DI"

Davutoğlu, şöyle konuştu: "Bundan sonra isminden, soyisminden memnun olmayanların gidip de mahkeme kapılarında sürünmeyecekler. 'Ben şu ismi, şu soyismini istiyorum' diye bir dilekçe yazacaklar. Vaktinde soyismi kanunu çıktığında köyleri dolaşanlar, öylesine soyisim vermişlerdir ki, bir kısım benim akrabalarımda da var. Memnun değiller soyisminden. Burada ifade etmek istemiyorum. Birçok tanınmış ismin dahi soyisimlerinden memnun olmadıklarını biliyorum. Çamur diyor, soyismi olarak. Ama değiştirmek için mahkeme kapılarında uğraşıyorsunuz. Şimdi diyecek ki, o vatandaşımız 'Ben şu ismi ve soyismi istiyorum' diyerek nüfus idaresine bildirecek, Nüfus idaresi de öyle kaydedecek. Ben kendimi biliyorum. Soyadı Kanunu geldiğinde soyadımız 'Kalkan'mış. Benim hâlâ ilk nüfus cüzdanımda 'Kalkan' yazar 59'da. Neden? O zaman 'oğlu' soyadı koymak yasakmış, hani ailelere atfetmesin diye. Kanun değişince babam gitmiş değiştirmiş, Kalkan'ı silmişler, Davutoğlu yazmışlar. Davutlar sülalesi diye bilinen bir aile, on yıllarca başka bir soyadı taşımış. Şimdiyse yine mahkeme gerekiyor. Bundan sonra serbest. İsim sahibi olmak herkesin zati hakkıdır, kendisinin hakkıdır, başka kimse karışamaz. O isim Kürtçe mi Arapça mı Türkçe mi ilgilendirmez seni. İsim o kişiyi tanımlıyorsa onun zati hakkıdır. Zaten bu kültürün içinden isimler konacak, şimdi bu hak değil mi, bu özgürlük değil mi?"

SÜRÜCÜ BELGESİ VE PASAPORT

Sürücü belgeleri ile pasaportların artık Emniyet'ten alınmayacağını hatırlatan Davutoğlu, "Ehliyetler, pasaportlar için eskiden Emniyete gidiyordunuz. Polisimize saygımız sonsuz ama ehliyet, araba kullanmak ve pasaport sahibi olmak sivil bir konudur, Emniyet'le ilgili bir konu değil. Sanki potansiyel suçlu gibi hepimiz Emniyet'e gidip pasaport şey yaparken, yurt dışına kaçacak adam muamelesi görüyormuşuz gibi hissediyorduk. Emniyet, o tedbiri alır. Bundan sonra ehliyet alanlar da pasaport alanlar da Nüfus İşlerine gidecek. Pasaport bir kimliktir, suçla da ilgisi yoktur. Emniyet ayrıca suçlu varsa takip eder. Şimdi bu otoriterleşme mi polisiye tedbir mi? Olması gerekeni yapıyoruz. Doğum, ölüm hallerinde, boşanma hallerinde, doğum, ölümde özellikle gidip de bildirimde bulunmak gibi bir telaşa girmeyecek artık. Herkes yas içinde, ölümden sonra bir araya gelir, aileler kendi aralarında bölüşür, 'Sen Nüfus'a git, bildirim yap', 'Sen bunu yap.' Ölüm için bile bürokrasi yaratılmış. Herkes acı içindeyken, yakın akrabaları bir de kapı kapı beklenirler, 'Benim yakınım öldü, hastane raporu da var.' E-Devlet ile bildirimini yapacak ama kendi taziyesini yaşayacak, bir de devlet kapısında bekletmeyecek. Eski Türkiye buydu. Devlet mutlaka kendini gösterirdi, 'Ben buradayım' diye. 'Bir huzuruma gelsin şu vatandaş, bir hesap sorayım, bakayım gerçekten doğdu mu, öldü mü, boşandı mı, ne yapıyor? Yeni devlet halkının hizmetinde ve emrindeki devlettir, vatandaşın devletidir. Yeni Türkiye bu." ifadelerini kullandı.

JANDARMADAKİ DEĞİŞİKLİK

Konuşmasında Jandarma'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasına da değinen Davutoğlu, "Yine jandarmamızı ki her birine tekrar teşekkürlerimi ifade ediyorum, yanlış da anlaşılmasını istemem. Kesinlikle Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde jandarmamız büyük hizmetler vermiştir. Ama epeydir çalıştığımız bir reform olarak jandarmamız, İçişleri Bakanlığı'na askeri hizmetler bağlamında ve askeri hiyerarşi gerektiren rütbe, eğitim ve diğer bağlamlarda, Silahlı Kuvvetler'in parçasıdır ama performans, görev dağıtımı ve sicil ve diğer konularda da İçişleri Bakanlığı'na zaten bağlıydı, bütün işlemleri İçişleri Bakanlığı'nda yapılacak. Bu da bir demokratikleşme, bir sivilleşme paketidir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçları da, ki bu dönemde savunma sanayi üzerinden ne kadar büyük hamleler yaptığımızı herkes biliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'mizi de en güçlü şekilde tahkim ve teçhiz etmeye devam edeceğiz. Jandarmamız kendi kıyafetiyle, halkımızla daha yakın, daha iç içe çalışma ve görevini yapma kararlılığını sürdürecek." diye kaydetti.

"BİZDE TECESSÜS HARAMDIR"

Kişisel verilerin korunması kanunu çıkaracaklarını belirten Davutoğlu, "Herkes bundan sonra sizinle ilgili bir veriyi, kimse öyle depolayıp, işleyip, bu paralel yapının geçmişte yaptığı gibi, hala önümüze utanç verici dinleme şeyleri geliyor. Kimler, nasıl dinlenmiş, dün İçişleri Bakanımız bir şey daha getirdi önüme. Hiç kimse, başka bir vatandaşın veya herhangi bir vatandaşın kişisel bilgilerini işleyip depolama hakkına sahip değildir. Bizde tecessüs dahi haramdır, yani merak. 'Acaba şunun aile hayatı nasıl?' Hz. Ömer'in bir eve bakması sebebiyle ev sahibinin ona gösterdiği tepkiyi ailelerimiz, babalarımız anlatırdı bize, dedelerimiz anlatırdı. 'Aman hiçbir evin içine merakla bakmayın.' Bu ahlaken de inancımızca da yanlış bir davranıştır. Suç işliyorsanız takip ayrı bir şey. Bundan sonra kimse başkasının özel hayatıyla ilgili herhangi bir kişisel veriyi barındıramayacak, işleyemeyecek, depolayamayacak. Bunları biz bir özgürlük, vatandaşımıza, insanımıza saygının gereği olarak yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"MOLOTOF ATEŞLİ SİLAH SAYILACAK"

Davutoğlu, konuşmasında molotofkokteyli ile yaklaşan kişilerin ateşli silahla yaklaşmış sayılacaklarını bildirdi: "Bu çerçevede, son tecrübeler ışığında güvenlik tedbirlerini de artıracağız reform anlamında. Suç işlemeye niyeti olmayanların telaş etmesine de mahal yoktur ama niyetli olanlar bilsinler ki bundan sonra molotofkokteyli ile bir yere yaklaşan, ateşli silahla yaklaşmış muamelesi görecek. Şimdiden uyarıyorum. Toplantı, gösteri yürüyüşü yapacağım diye izin alıp, bir takım teröristlerle eğer ellerinde molotofkokteyli ile ambulansa yaklaşırlarsa, iş yerlerine yaklaşırlarsa, ellerinde molotofkokteyli içinde insan olan, genç bir kızımızı kaybettiğimiz belediye otobüslerine yaklaşırlarsa terörist muamelesi görecekler ve durdurulacaklar. Kimse şikayet etmesin sonra. O saldırganın canı ne kadar kıymetliyse o mağdur genç kızımızın canı da öylesine kıymetli. O ambulansta giden yaralının da, yüzü yanan polisin de canı kıymetli. Hırsızın elinin serbest kaldığı, vatandaşın elinin bağlı olduğu bir dönem yok. Bu özgürlük değil."

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.