Davutoğlu: Bugün Bir Bayram Günüdür, Gelin Bari Bugün Bu Sevinci Paylaşın(2)

Davutoğlu: Bugün Bir Bayram Günüdür, Gelin Bari Bugün Bu Sevinci Paylaşın(2)

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Esenboğa Havalimanı'nda radikal selefi örgüt IŞİD tarafından rehin alındıktan sonra kurtarılan konsolosluk çalışanları ve aileleri ile birlikte bir otobüsün üzerinden vatandaşlara hitap etti. Güvenlik...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Esenboğa Havalimanı'nda radikal selefi örgüt IŞİD tarafından rehin alındıktan sonra kurtarılan konsolosluk çalışanları ve aileleri ile birlikte bir otobüsün üzerinden vatandaşlara hitap etti. Güvenlik birimleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Teşkilatı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın hep beraber çalıştığını belirten Davutoğlu, “Bugün bir bayram günüdür. Gelin bari bugün bu sevinci paylaşın. Bir kere de bu millet ne hissediyorsa onu hissedin. Bu milletle sevinin, bu milletle ağlayın” diye konuştu.

IŞİD'in 101 gün önce rehin aldığı ve dün gece kurtarılan rehineler Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte uçakla Şanlıurfa’dan Ankara'ya geldi. Musul Başkonsolosluğu personeli uçağın merdiveninde aileleriyle kucaklaştı. Rehinelerle ailelerinin bulaşma anında sevinç çığlıkları yükseldi. Başbakan Davutoğlu, havalimanında rehineler ve aileleriyle birlikte çıktığı platformdan kendilerini karşılamaya gelen vatandaşlara seslendi. Davutoğlu Başkonsolos Öztürk Yılmaz ve ailesi ile birlikte ‘Bir Başkadır Benim Memleketim’ şarkısı eşliğinde kürsüye çıktı. Davutoğlu eşi Sare Davutoğlu ile birlikte vatandaşları selamladı.

"TORUNLARIMIZI OKŞADIĞIMIZDA BURADAKİ DENİZ’İ ELA’YI DÜŞÜNDÜK"

Türk milletinin acıyı da kederi de hüznü de sevinci de bayramı da paylaşma erdemini bilen aziz ve erdemli bir millet olduğunu belirten Davutoğlu, “Hepinizi saygıyla muhabbetle, hamd ile şükür ile selamlıyorum. Allah’a hamd olsun. Bugün bir bayram günüdür. Sadece Musul’dan gelenler değerli kardeşlerimiz ve onların aileleri için değil Hakkari’den Edirne’ye, Artvin’den Muğla’ya bütün bir millet için bir bayram günüdür. 3 ayı aşkın bir zamandır, gece gündüz onları hayal ettik, rüyalarımıza girdiler. Gözümüzün önünden hiç gitmediler. Hep onlarla düşündük, onlarla uyuduk ve onlarla kalktık. Çocuklarımızı okşadığımızda, Sayın Cumhurbaşkanımız'la birlikte onları düşündük, torunlarımızı okşadığımızda buradaki Deniz’i Ela’yı düşündük. Hep bir aile gibi tek bir yürekle, dualar ettik. Şimdi bayram, şimdi şükür zamanı. Her şeyden önce, değerli başkonsolosumuz ve tüm ekibine teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Başkansolos Öztürk Yılmaz’ın aynı zamanda diplomasi anlamında meslektaşı olduğunu, başkonsolos ve ekibinin vakur ve metin bir şekilde beklediğini ve baş eğmediklerini kaydeden Davutoğlu, “Dimdik durdular, neyi temsil ettiklerinin bilinciyle devletlerine ve her an arkalarında olan milletlerine güvendiler. Bugün aramızdalar bugün o onurlu o sabırla bekleyişin, hasretle buluşmayla noktalandığı gün. Hepsine teşekkür ediyorum. Hepsini sizler adına bağrıma basıyorum, alınlarından öpüyorum, kucaklıyorum. Ta ki ümitlerini hiç yitirmedikleri için yine onların aileleri, eşleri, çocukları, babaları, amcaları ve teyzelerine teşekkür ediyorum. O aileler ki bu kadar zor bir zamanda, karamsarlığa kapılmadı. Bazılarını ben bazılarını arkadaşlarımız aradı, sabredin provokasyonlara gelmeyin dedik, onlara. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümetine güvenin, dedik ve güvendiler. Bazılarını bizzat ben aradım, bazılarını arkadaşlarım aradı. Söylediğimiz tek şey şuydu: Sabredin, provokasyona gelmeyin. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne güvenin dedik, güvendiler. Onlar biliyorlardır ki yurt dışında bayrağı dalgalandıranların bir bedeli olur. Bundan hoşlanmayanlar, bazen bazı çalışmaların içine girerler. Ama onlar biliyorlardı ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve o devletin sahibi aziz milletimiz onları hiçbir zaman yalnız bırakmayacaklardı.” açıklamasında bulundu.

Bu zaman zarfında, aileleri provoke etmek için çok çalışanlar olduğunu anlatan Davutoğlu: “Dediler ki bunlar seçim malzemesi olarak kullanılacak, dediler ki, bunlar cumhurbaşkanlığı seçimi ve sonrası bazı süreçler için aslında gizli bir işbirliği var, dediler. Yüreğimize taş bastık ama şu manzara bugün kardeşlerimizin aileleri ile kavuşması manzarası ve sizlerin oluşturduğu güzel manzara, dünyaya ve o provokatörlere gösterdi ki, bu devlet idare eden Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve yetkilileri kendi vatandaşının bir tek telini bile bir tek saç telini bile dünyaya ve aleme değişmez. Onların bir tek saç teline zarar gelmesindense, bütün makamları terk ederiz, bütün mevkilerden fedakarlık ederiz, canımızdan dahi fedakarlık ederiz ki, tek bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kılı bile incinmesin. Onlar bilince sahip değillerdi. Onlar bu ailelerin acılarını paylaşmaya hazır değillerdi. Bu aileler acıyla ailelerini beklerken onlar bu ailelerin acıları üzerinden siyasi operasyon yapmaya kalktılar. Şimdi konuşma vakti. Bu aziz millet acıyıda kederide bütün mutluluğu da paylaşmayı bilir ama acı ve keder günlerinde acı ve keder üzerinden siyasi operasyon yapmaya kalkanlarında maskelerini indirir. Bugün maskeler inmiştir. Aziz milletimize teşekkür ediyorum. Öylesine aziz bir millet ki bu millet, emin olun ki bütün bu süre içinde hiçbir zaman mesajlarımız durmadı, tweetlerle değişik mesajlarla. Türkiye'nin her bir kesiminden her bir kesiminden 'merak etmeyin sayın başbakanımz' diye, hep şunu dediler 'gece ve gündüz dua ediyoruz, inşaallah sağ salim gelecek' dediler. Biliyorum gece yarısı kalkıp bu kardeşlerimiz için secdeye kapananları biliyorum, o secdeye kapanan alınlarından aynen bu kardeşlerimizin alnını öptüğüm gibi öpüyorum. Allah onlardan razı olsun.” şeklinde konuştu.

Provokasyon yapanlara seslendiğini, muhalefet yapmak adına her gün rehinelerin canını tehlikeye atmak pahasına kendilerini bazı açıklamalar yapmaya zorlamaya çalışanları bildiğini ve onlara seslendiğini hatırlatan Davutoğlu şunları söyledi: “Onlara sesleniyorum gelin bari bugün bu sevinci paylaşın. Artık spekülasyonları bırakın. Bir kere de bu millet ne hissediyorsa onu hissedin. Bu milletle üzülün bu milletle ağlayan bu milletle sevinin. Onlara bu çağrıyı yapıyoruz. Çünkü biz 3 ayı aşkın bir süre 100 gün, gece gündüz yüreğimiz ağladı. Bir an bile gözlerimizin önünden bu kardeşlerimizin görüntüleri gitmedi. Ben Öztürk beyi bu al bayrağı temsil etsin diye, Musul'a gönderen Dışişleri Bakanı olarak, şimdi de gururla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak bir kez daha alnından öpüyorum. Bu milletin evlatları fedakarlık yapmak gerekirse kimseye sormaz canlarını ortaya koyarlar emekleri ortaya koyarlar ama ne gerekiyorsa onu yaparlar. Teşekkür ediyorum bu aziz milletimizin desteğiyle gece ve gündüz bu günü yaşatmak için çalışanlara teşekkür ediyorum. Sayın cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Başbakanlığı döneminde bu meseleyi doğrudan takip etti. Ben ve kendisi defalarca bütün aileler adına Öztürk beyin hanımı Özal hanımla görüştük. Onların çocuklarını kendi çocuklarımız kendi torunlarımız gibi öptük. Onların kokusunda Musul'daki kardeşlerimizin kokusunu duyduk. İşte millet olmak budur.”

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.