Cihat ruhu ile çalıştı

Cihat ruhu ile çalıştı

Konya’da Erbakan Haftası programında konuşan Recai Kutan, “Kamuoyu Erbakan’ı genelde siyasi kimlikle tanır. 60 yıl yanında olan biri olarak söylüyorum ki, o hiçbir zaman siyaset yapmadı. Cihat ruhu ile çalıştı” dedi

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın vefatının 6. sene-i devriyesi nedeniyle Saadet Partisi İl Teşkilatı’nın düzenlediği Erbakan Haftası etkinlikleri sürüyor. Etkinliğin ikinci gününde Necmettin Erbakan’ın dava arkadaşı, Eski Bakan Recai Kutan ve eski Konya Milletvekili, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Yalman, Erbakan’ı anlattılar. Bera Otel’de düzenlenen toplantıya Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Yalman, Genel Sekreter Tacettin Çetinkaya, Genel Başkan Baş Danışmanı Mustafa Özkafa, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Önder Kutlu, Saadet Partisi İl Başkanı Hasan Hüseyin Uyar, Erbakan’ın dava arkadaşlarından Halil İbrahim Dağ, eski belediye başkanlarından Mehmet Şen ve Mustafa Özkan ile partililer ve çok sayıda vatandaş katıldı.

HAKK’IN HAKİMİYETİ İÇİN ÇALIŞTI

img_7515.jpg

Programın açılış konuşmasını yapan Saadet Partisi Genel Sekreteri Tacettin Çetinkaya, “Bugün ‘Erbakan hocamızın prensipleri hakim olsaydı ülkemiz, dünya bu şekilde olmazdı’ diyerek anıyoruz. Allah rahmet eylesin. Bu yıl savaş değil barış, çatışma değil diyalog teması ile düzenlediğimiz etkinliklerle dünyanın ve ülkemizin en çok ihtiyacı olan bir konuşa dikkat çektik.  Dünyada ve ülkemizde barış sağlanmalıdır. Meselelerimizi bir masa etrafında bir araya gelerek konuşmalı ve çözüm üretmeliyiz” dedi. D-8’in öneminin bugün daha iyi anlaşıldığını ifade eden Çetinkaya, “Hocamız bir liderdi. Liderlerin kendilerine has özellikleri var. Hocamız liderlik vasıflarının hepsine sahipti. Son yüzyılın yetiştirdiği en değerli devlet adamıydı. O Hakk’ın hakimiyeti için çalışan bir anlayışa sahipti” ifadelerine yer verdi.

HEM MADDİ HEM MANEVİ İLİMLERE HAKİMDİ

img_7597.jpg

Programda konuşan Eski Saadet Partisi Genel Başkanı ve Onursal Genel Başkan Recai Kutan Erbakan Hoca’nın bir ömür boyu cihat ettiğini ve İslam alemini etkilediğini belirterek, “Bunun karşılığında en büyük haksızlıklara maruz kalmıştır. Hocamızın çocukluğundan itibaren hayat çizgisine bakılırsa adım adım liderliğe yükselmiştir. iyi bir İslami eğitim almış, başarılarının ardından İstanbul teknik Üniversitesi’ne birincilikle girmiş, başarısından dolayı direkt 2. sınıftan başlatılmıştır. Kısa sürede Almanya’da tezini hazırlamış ve 27 yaşında Türkiye’nin en genç doçenti olmuştur. Kısa sürede de profesör olmuştur. Samimi bir dindardı. Teknik üniversite öğrenciliği döneminden itibaren Gümüşhanevi tekkesinden 3 büyük mürşitten Hacı Hasip, Abdulaziz Bekkine ve Muhammet ;Zahit Kotku’dan feyz almıştır. Maddi ilimlerdeki başarılarına ilaveten güçlü bir İslami altyapıya sahipti. Allah lafzını dilinden düşürmezdi. Önüne bir kağıt aldı yazı yazacak önce sağ üst köşeye bir besmele yazardı. Toplantıları Fatiha suresi ile açar, ve kapatırdı” şeklinde konuştu. 

img_7516.jpg

HİÇBİR ZAMAN SİYASET YAPMADI

Erbakan Hoca’nın konuşmalarının nükteli olduğunu bu yüzden takip edilmek istendiğini belirten Kutan, konuşmasına şöyle devam etti: “Meclis kulisinde vekiller çay kahve içerler, Hoca’nın çıkıp konuşma yapacağı kesinleşince kulislerde bir tek kişi kalmaz, herkes Erbakan Hocamızı dinlerdi. Çok çalışkan ve çok enerjikti. Ben 60 yıllık dönemde bir kere ‘Çok yoruldum’ dediğini duymadım. Mücadeleciydi ve enerjikti. Kamuoyu genelde bir siyasi kimlikle tanır. Ben acizane olarak onun yanında biri olarak söylüyorum ki, o hiçbir zaman siyaset yapmadı. Cihat ruhu ile çalıştı. Siyasi parti çalışmalarını da cihat olarak kabul ediyordu. Malıyla canıyla Allah rızası için cihat eden bir insan olarak anılmak istiyordu. Yaşanabilir bir Türkiye, Yeni bir Türkiye için, ülkede inananların inandığı gibi yaşamaları için, yeni bir dünya için gece gündüz çalıştı. Siyasetin önemi anlaşılınca 1969’da Konya’dan bağımsız olarak aday oldu. Adaylığını Konya’dan koyması manidardır. 3 vekil çıkaracak oyla parlamentoya girdi. İmkansızlıklar içerisinde köylere kadar gezildi, Milli Görüş hareketine davet edildi. İslami duyarlılığı olan kişileri Erbakan siyasetin merkezine taşıdı. imanlı kitlelere siyasi bilinç aşıladı. Gençlere sürekli destek oldu. Onun öncülüğünde işçi, köylü esnaf, kale alınmayan kişiler siyasetin içinde yer aldı, belediye başkanı, milletvekili, başbakan hatta cumhurbaşkanı oldu.”

ÜLKESİNE HİZMETİ SEÇTİ

img_7548.jpg

Daha sonra söz alan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Yalman da Erbakan Hoca’nın bu hafta içerisinde 300’den fazla yerde anıldığını belirterek, “Erbakan Hocamız ile ilgili hangi vasfı kullanabileceğimi bilmiyorum. Çünkü pek çok vasfı üzerinde taşıyordu. ilim adamıydı, bilim adamıydı siyaset adamıydı, diplomat idi, mücahitti ve dervişti. Bu vasıfları bir insanın üzerinde toplaması zordur fakat Erbakan Hocamız bu vasıfları üzerinde toplamıştır” dedi. Erbakan Hoca’nın bilim adamlığı yönünün herkes tarafından kabil edildiğini belirten Yalman, şöyle konuştu: “Bilim adamıydı, vatanseverdi. Almanya’da kendisine teklif edilen yüksek maaşa rağmen Türkiye’ye dönmüş ve hizmetini burada sürdürmüştür. 12 Eylül’de hapisten çıktıktan sonra Almanya’dan bir heyet geldi ve ‘Bak sana burada siyaset yaptırmıyorlar, yasaklısın gel Almanya’ya istediğin maaşı verelim. Gel burada çocuklarımızı eğit’ dediler. O ise ‘Ben vatanıma hizmet edeceğim’ dedi.  Bugün geldiğimiz noktada herkes, hocamızı sırtından vuranlar dahil, ‘Ah vah, hocayı anlayamadık’ diyorlar.”

MÜSLÜMANLARA YÖNETİME TALİP OLMAYI ÖĞRETTİ

img_7518.jpg

Erbakan Hoca’nın İslami hareketleri etkilediğini söyleyen Yalman, şöyle konuştu: “Son 120 yılda büyük İslami hareketlere baktığımız zaman İhvan-ı Müslimin vardır. Çok büyük hizmetleri olmuştur. Her tarafa yayılmıştır. Hindistan merkezli ve Pakistan’ı kapsayacak şekilde Cemaat-i İslami hareketi başlamıştır. Bu iki büyük hareketin önemli bir eksiklikleri vardı; devlete talip olmamışlardı. 3. Büyük İslami hareket Milli Görüş hareketi idi. Milli Görüş hareketi içinde tebliğ hareketini de barındıran, devlete talip olan bir harekettir. Milli Görüş Lideri Erbakan Hocamız ‘Önce ahlak ve maneviyat’ hareketini başlattıktan sonra dünyadaki bütün İslami hareket önder ve liderleri Hocamızı önder ve lider olarak kabul etmişlerdir. İhvan-ı Müslimin de, Cemaat-i İslami de, Hizb-i İslami de, Hareket-ül İslami de, sonraki cemaatler de devlete talip olmayı 1969 sonrası Türkiye’de Milli Görüş harekatı çıktıktan sonra öğrenmişler, daha doğrusu Erbakan Hoca tarafından öğretilmiştir. Biz toplantılarda hep buna şahit olduk. Milli Görüş hareketi sadece siyasi bir hareket olarak algılanırsa yanlış olur. Milli Görüş devlete talip olan, İslam dünyasını ayağa kaldırmaya talip olan, ve yeni bir dünyaya talip olan bir harekettir. O yüzden diğer hareketlerden üstündür, vasıflıdır.”

ONU BIRAKIP GİTMEK MÜMKÜN DEĞİLDİ
13-3-008.jpg

“Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet olduktan sonra İslam kelimesinin resmi kayıtlara ‘bir eğitim sistemi olarak’ ilk olarak Milli Selamet Partisi Halk Partisi Cumhuriyet Halk Partisi koalisyonu ile girmiştir” diyen Yalman. sözlerine şöyle devam etti: “Resmen İslam’ın Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edildiği tarip o koalisyon protokolüdür. Biz o dönem pek çok kişinin MSP-CHP koalisyonuna nasıl tepki gösterdiğini hatırlıyoruz. Çok yazık. O koalisyonda ‘af mevzusunda’ ayağa kalkanlar iyi incelesin; Cumhuriyet tarihinde bir tanesinde inananların affı yoktur. Hocam ‘Bu af çıkacak, inandığından dolayı mahkum olanlar affolunacak’ demiştir. 1974’e kadar hac zamanı yapılan uçuşlar hariç hiçbir İslam ülkesine uçuşun olmadığını fakat Tel Aviv’e uçuşun olduğunu biliyor muydunuz? İlk olarak 1974 sonrası Türk Hava Yollar İslam ülkelerine uçuş başlatmıştır. İslami anlayışın hayata aksetmesinde Milli Görüş’ün önemi çok büyüktür. Mustafa Tahhan Bey’in bir tespiti var; Milli Görüş’ün Milli’si Millet-i İbrahim’dir. Bize Milli görüş’le neyi kastettiği, bunun bir kuş dili olduğunu ve Hak nizamı kastettiğini anlatmıştı. 1980’de ihtilal oldu, hiç şikayet etmeden kaldığı yerden çalışmasını sürdürdü. Erbakan Hocamız bize kınayanın kınamasına aldırmadan dik duruşu, Müslümanca ve İslamca duruşu öğretti. Erbakan Hocamızın yanında çalışanların onu bırakıp gitmesi mümkün değildi. O ayrılıp gidenler ne makam elde edebilirim diye bekleyenlerdi. Bu bir nasip meselesidir. Hocamızın dervişlik yöne de vardı. Kendisi hiç anlatmazdı ama yakınındakiler bilirdi. Her gün asgari 2,5-3 saat teheccütten sabah namazına, kuşluk namazına kadar zikirlerini ibadetini yapardı. Her gün bir cüz okurdu. Ona hangi cüzdesin diye sorarsanız cüz numarasının ayın o günü olduğunu bilirdiniz.”

HÂLİD ŞEN merhabahaber.com

13-5-002.jpg

img_7519.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.