Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Çanakkale asla geçilmemeli!

Çanakkale asla geçilmemeli!

Tarihin en çetin bir o kadarda ilginç savaşlarındandır Çanakkale Savaşı. Hakkın batıla galebe çaldığı, zor şartlara rağmen vatan, bayrak, namus mücadelesi verildiği ve Allah'ın yardımının görüldüğü zafer örneklerindendir 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi.

Bu yıl 100. Yılı kutlanacak olan bu zafer münasebeti ile Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 24 Nisan 1915 (sözde soykırım) tarihi sebebi ile Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’a ve Birinci Dünya Savaşına katılan İngiltere, Fransa, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi pek çok devlete Çanakkale davetiyesi  gönderdi. Bu yıl birde ilk yaşanacak ve İngiltere, Fransa, Avustralya ve Yeni Zelanda gemileri  tören adı altından Çanakkale’den geçirilecek!

Kimilerine makul olsa da, bize göre hiç masum değil tören. Aslını isterseniz bu kanıya Çanakkale'de mağlup olan Wniston Churchill’un yaptığı konuşmalardan varıyoruz. Bir okuyalım kararı siz verin.

Churchill, muharebe sonrasında “Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale’de Türklerle değil Allah ile harp ettik! Tabii ki yenildik.” diyordu cephe dönüşü.

Yine sonraki yıllarda ise şu ifadeleri kullanmıştı: “…Bugün sizlere ebedi bir düşman ve onu imha politikasından bahsedeceğim. Bu düşman Müslüman Türkler’dir. Nasıl ki atalarımız Amerika Kıtası’na gidip, oradaki yerli kabileleri kıyıma tabi tuttular ve onları imha ettilerse, bizler de bugün Asya’nın beyaz Kızılderilileri olan Türkleri öyle imha etmeli, kalanları ise sürüp, geldikleri doğuya, Asya’ya atmalıyız… Eğer Türkler’in elinden “Kur’an-ı alamazsanız, onları mümkün değil yenemezsiniz”. Öyleyse şimdiden Türkiye’ye karşı dinsizlik silahlarını çevirerek, onları mümkün değil yenemezsiniz”. Öyleyse şimdiden Türkiye’ye karşı dinsizlik silahlarını çevirerek, onları en hassas imanlı kalplerinden vurmaya hazır oluruz.”

İngilizlerin bu hülyadan vazgeçtiğine inanmamızı kimse beklemesin.

Sadece yöntem değişti o kadar!

Bugünler AB Uyum yasaları adı altında çıkartılan yasalar ile ahlak ve maneviyatımız tahrip olurken, ahlak ve maneviyat önemini yitirmektedir.

Türk, Kürt, Arnavut, Çerkez vd. Çanakkale'de vatan elden gitmesin diye omuz omuzu vuruşurken, şimdilerde  ''çözüm süreci'' adı altında çözülüp, bölünüyor!

Çanakkale’de vatan için can veren 250 bin şehit, AKP Hükumetleri tarafından çıkartılan “Toprak Satış Kanunu” ile vatan topraklarının satışı 25 hektardan 600 hektarı kadar çıkartsın için mi şehit oldu? Eski bakanımız içimize su serpmek için her ne kadar toprakları sırtlarında götürmeyecekler diye bir savunma yapmış ise de, hükumetten biri çıkıp sırtlarında götürmeyecekler bizzat gelip yeniden işgal edebilecekler demeli idi kanımca.

Daha 15’inde toprağın bağrına giren genç yiğitler, bilselerdi ki bugün yine bu topraklarda genç delikanlılar 15’inde sentetik uyuşturucudan ölecekler, yine de tatlı canlarını verirler miydi?

12 yaşında babası ile cepheye giden ve Onbaşı rütbesi alan Nezahat, bugün 12 yaşındaki kızların değil cepheye bakkala bile gönderilemediğini duysa ne düşünürdü diye düşündük mü hiç?

Namus için can veren kınalı kuzularımız, can verdiği ülkede zinanın suç olmaktan çıkartıldığını öğrense ne düşünürlerdi acaba?

Bir Anzak askeri 20 yaşında bir Türk kızı öldürdüğünü annesine yazarken, aynı ülkede yirmisinde kızlara tecavüz edilip öldürüldüğünü bilse kendinden utanır mıydı, 'ben sadece öldürmüşüm' diye?

Hatice Hanımlar cepheden cepheye koşarken, şimdilerde her Allah'ın günü işlenen kadın cinayetlerini duysa ne hissederdi ki?

Galatasaray, Konya, İzmir Liseleri o yıl hiç mezun veremedi. Tüm öğrencileri Çanakkale'de şehit oldu. Bilseler ki bugün uğruna can verdikleri bu memlekette halk günler geceler boyu gayr-ı ahlaki programlar izlemekte…

Velhasıl Çanakkale geçildi mi, geçilmedi mi? Sizlerin vicdanına bırakıyorum.

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Nazmiye Gülbaş Arşivi
SON YAZILAR