Bu teyze gerçekten anne yarısı

Bu teyze gerçekten anne yarısı

Merkez Meram ilçesinde babası ve annesi vefat ettikten sonra ortada kalan zihinsel engelli 46 yaşındaki Gülay Kumaşçı'ya, onu öz evladı gibi gören teyzesi sahip çıktı.

Merkez Meram ilçesinde babası ve annesi vefat ettikten sonra ortada kalan zihinsel engelli 46 yaşındaki Gülay Kumaşçı'ya, onu öz evladı gibi gören teyzesi sahip çıktı. 

Zor bir hayat yaşayan, evi yanmasına rağmen yeğenini bırakmayan 51 yaşındaki teyze Ayşe Kumaşçı, evlere temizliğe giderek, hastalara bakarak Gülay'a kol kanat geriyor. 

Yüzde 76 zihinsel engelli olan Gülay'ın tek isteği var: Evlerine, penceresi  yola bakan ek bir oda yapılması. Gülay, evleri yandıktan sonra mahrum kaldığı camı yola bakan odaya kavuşabilmenin ümidini taşıyor.

Gülay'ın babası 11 önce hayatını kaybedince annesi Atiye Kumaşçı ile yaşamaya başladı.  Altı yıl önce de annesi vefat edince Gülay'a teyzesi Ayşe Kumaşçı sahip çıktı.

Teyze Ayşe Kumaşçı, AA muhabirine açıklamada, 16 yıl önce eşinden ayrıldığını söyledi. Kumaşçı, Meram ilçesinde iki oğlu ile yaşarken kardeşi vefat edince Gülay'ı kimselere muhtaç etmemek için 6 yıl önce evine getirdiğini belirtti.

Ona bakabilmek için, tam gün çalıştığı hastaneden ayrılıp evlere temizliğe gitmeye başladığını ifade eden Kumaşçı, şöyle konuştu:

"Böylece ona daha fazla zaman ayırmaya başladım. Gülay'ın yüzde 76 zihinsel engelli raporu ve yutma zorluğu var. Yedikleri ağzından geri düşüyor. Ben yedirmeye çalışıyorum. Kendi yemek istiyor ama yiyemiyor. Çiğnemeden yutuyor, sonra istifra ediyor. İdrarında da sorun var. Kaçırma durumları olduğu için bez kullanıyoruz. Her gün yemeklerini hazırlıyorum. İki senedir haftada iki gün engelli okuluna gidiyor. Çok güzel ilerlemesi oldu. Adını ve bakarak harfleri yazabiliyor. Bir ortama girmesinden çok hoşlandı, mutlu oldu. Okulun servisini saatler öncesinden bekliyor."

Yaklaşık 3 yıl önce evlerinin yandığını ve birlikte daha da zor günler geçirmeye başladıklarını anlatan Kumaşçı, Meram Belediyesinin evlerini yaparak büyük bir iyilikte bulunduğunu, bir yardım kuruluşunun da eşyalarını verdiğini aktardı.

Evlere temizliğe giderek ve yatalak hastalara bakarak Gülay'ı kimselere muhtaç etmeden yaşatmaya çalıştığını dile getiren Kumaşçı, şunları kaydetti:

"Yeğenime daha güzel gıdalar alabilmek ve temiz bakabilmek için, onun bir şeylerde gözü kalmasın diye her şeyi düşünüyorum. Ev temizliğine gidiyorum. Hastalara baktım. Kanser hastası teyze vardı, vefat etti. En son ona bakıyordum. Kızım daha güzel yesin, kimselerde gözü kalmasın, daha temiz bakılsın diye. O benim bir kızım, bir parçam. Bir yere gittiğimde sanki evde üç aylık çocuk var. Evde bırakmış gelmişim diye mecbur kalıyorum. Koşturarak eve geliyorum. Bir anne çocuğunu emzirir ya ben de ondan ayrı olduğumda vücudumun her yeri sızlar. Bir yere bırakıp gidemiyorum. Mecbur kalıp da gidince gelinceye kadar tedirgin oluyorum."

Kumaşçı, Gülay ile yaşamaya başladıkları günden itibaren komşu ve akrabalarının artık gelip gitmez olduğunu, otobüslerde Gülay'ı görenlerin kendilerini hor gördüğünü, buna çok üzüldüğünü ifade etti. 

- "Allah'ın bir imtihanı"

Yeğeninin kendisine Allah'ın bir imtihanı olduğunu belirten Kumaşçı, "Otobüse biniyoruz. Gülay'a engelli olduğu için tuhaf bakıyorlar. Bazı insanlar gülüyor. Gülay, 'teyze bana bu kadın, bu çocuk güldü' diye eve gelince ağlıyor. Gülünecek bir şey yok ki. Herkes engelli olabilir. Hasta bir kızım olduğu için hor görüyorlar. İnsanların bakış açısı çok farklı. Bir düşünseler hayat çok kısa. Önceden komşular ve akrabalar gelip gidiyordu. Şimdi herkes bizden kaçıyor gibi. Kimse gelip gitmiyor. İki üç gün evde kalsak kimse kapımızı çalmıyor. Neredesiniz, lambanız niye yanmadı diyen yok" şeklinde konuştu.

- Tek isteği, penceresi yola bakan bir oda

Evleri yandıktan sonra yerine yapılan yeni evin önüne duvar yapıldığını ve bu nedenle Gülay'ın hayatla tek bağı odasından yolun görünmediğini anlatan Kumaşçı, şunları kaydetti:

"Gülay'ın ev yanmadan önce bir odası vardı. Yolun kenarındaydı. Camdan dışarı bakıyordu. Kendine ait oda vermiştim. Orada Gülay'ın kaşıkları, teybi vardı. Çok güzel oynar kaşıklarla. Başörtüleri var. Onları katlar, dürer. Küçük çaydanlığı vardı. Onun hayatı bunlardı. Bütün zevki camdan dışarı, gelen gidene bakmaktı. Yangından sonra ev bu tarafa yapılınca ve duvar konunca dışarıya bakamıyor. Tek isteği evin arkasına ya da ön kısmına, yola bakan bir oda yapılması. Ben eski evimi istiyorum, eski olsun, toprak olsun ama camı yola baksın diyor. Başka bir şey istemiyor. Gülay ne istiyorsunuz diye sorsanız, onu söyler."

Güçlükle konuşabilen Gülay ise "Yola karşı penceresi olan küçük oda istiyorum. Yola bakmayı çok seviyorum" dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.