Boykot uygulayalım!

Boykot uygulayalım!

Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin yaşadığı zulme dikkat çeken Saadet Lideri Temel Karamollaoğlu, Çin ürünlerine karşı ciddi bir boykot uygulanmasını istedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Doğu Türkistan’da Çin hükümetinin uyguladığı baskı ve zulmün sınırları aştığının altını çizerek, “Doğu Türkistan’da tam bir zulüm var. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Çin, İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyet edilmelidir. Bu zulüm devam ederse Çin mallarına karşı boykot başlatılmalıdır. Bütün Müslümanların Çin ürünlerine karşı ciddi bir boykot uygulamasını istiyoruz” dedi.

SİSTEMLİ ARTIŞ OLSAYDI ASGARİ ÜCRET 4 BİN 200 TL OLURDU

Devam eden asgari ücret tespit görüşmelerine değinen Karamollaoğlu, asgari ücrette ‘hedefin yoksulluk sınırı olması gerekiyor’ açıklamasının belli çevreler tarafından farklı gündeme getirildiğine dikkat çekerek, “Biz, ‘belli bir süre içinde hem iktidar, hem işveren hem de sendikalar, asgari ücretin yoksulluk sınırına çıkması için bir süreç ortaya koymalıdır’ dedik. Misal olarak şunu söyledim; eğeWr asgari ücrete her sene enflasyondan arındırılmış olarak yüzde 7 zam yapılsa bugünkü ücretler iki katına çıkar. Yani 2009 yılından itibaren asgari ücrete yüzde 7 zam yapılsaydı bugün asgari ücret 4 bin 200 TL olurdu” diye konuştu.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Balgat Eğitim Merkezi’nde gerçekleşen basın toplantısında Karamollaoğlu, asgari ücret görüşmeleri başta olmak üzere Nobel Edebiyat Ödülü, Şehir Üniversitesi, Doğu Türkistan’da artan Çin zulmü ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

ZULÜM KİMDEN OLURSA OLSUN KARŞISINDAYIZ!

Furkan Vakfı kurucusu Alparslan Kuytul’un tahliyesinden memnuniyet duyduklarını dile getiren Karamollaoğlu, “Hiçbir zaman biz bu konularda ve benzer konularda sadece fikrini dile getirdi diye insanların cezalandırılmasını doğru bulmadık. Bundan sonra da bulmayacağız. Bu olaylara yaklaşırken her zaman insan hakları ve adalet merkezli davrandık. Bundan sonra da böyle davranmaya devam edeceğiz. Biz inancımız gereği her zaman haklının yanında olmayı, adaletten yana olmayı, mazlumların hakkını savunmayı benimsemiş bir siyasi partiyiz. Zulüm kimden gelirse gelsin her zaman karşısında olacağız” diye konuştu.

40 MİLYON MÜSLÜMAN ZULME MARUZ KALIYOR

Karamollaoğlu, Doğu Türkistan’da Çin hükümetinin uyguladığı baskı ve zulmün sınırları aştığının altını çizerek, “40 milyondan fazla bir nüfus zulme maruz kalıyor. Kim Doğu Türkistan’daki zulmü yurt dışında dile getirirse aileleri baskılara maruz kalıyor. Zulüm yapmak için hapishaneler değil, etrafı büyük duvarlarla çevrili kamplar oluşturdular. Bunu da kendileri açısından haklı olarak görüyorlar. Özrü kabahatinden çok! Oradaki insanların zihnini yıkıyorlar. Siz insanların inançlarını beyninden çıkarmayı hedeflerseniz dünyanın en zalim ülkesi haline gelirsiniz. Çin’in kendi ürünlerini alan ülkelere göre politika benimsemesi gerekir. Tam tersi İslam’a ve Müslümanlara karşı bir tavır takınıyor. Doğu Türkistan’da tam bir zulüm var. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Çin, İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyet edilmelidir. Bu zulüm devam ederse Çin malına karşı boykot başlatılmalıdır. Bütün Müslümanlar Çin ürünlerine karşı ciddi bir boykot uygulamasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

BU UTANMAZLIKTIR

Nobel Edebiyat Ödülü’nün Bosna soykırımını inkâr eden ve öven Peter Handke’ye verilmesine tepki gösteren Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Bu şahıs Srebrenitsa katliamını met eden yazılar kaleme almıştır. Bu katliamları övmüştür. Bu bir kitap yazmış, bu kitap nedeniyle bu ödüllendirilmiş. Bu utanmazlıktır. Bu durum uluslararası örgütlerin ne kadar çifte standart uyguladığını da gösteriyor. Bu, çifte standardın daniskasıdır. Srebrenitsa katliamında 10 bin Müslüman erkek ailesinden götürülüp Birleşmiş Milletler’in gözü önünde hunharca katlediliyor. Şimdi siz bu katliamı öven kişiye ödül veriyorsunuz, adamın bütün suçu ortadan kalkacak. Biz her zaman adaletten yana olduk. Ama hiçbir zaman zalimlerin yanında olmadık.”

SİSTEMLİ ARTIŞ OLSAYDI ASGARİ ÜCRET 4 BİN 200 TL OLURDU

DEVAM eden asgari ücret tespit görüşmelerine değinen Karamollaoğlu, bugüne kadar asgari ücretin hep açlık sınırında müzakere edildiğini hatırlattı. Karamollaoğlu, asgari ücrette ‘hedefin yoksulluk sınırı olması gerekiyor’ açıklamasının belli çevreler tarafından farklı gündeme getirildiğine dikkat çekerek, “Bir sözün başı sonu muhakkak dinlenmeli ve ona göre bir hüküm verilmeli. Biz, belli bir süre içinde hem iktidar, hem işveren hem de sendikaların asgari ücrettin yoksulluk sınırına çıkması için bir süreç ortaya koymalıdır dedik. Misal olarak şunu söyledim; eğer asgari ücrete her sene enflasyondan arındırılmış olarak yüzde 7 zam yapılsa bugünkü ücretler iki katına çıkar. Yani 10 sene önceden başlayarak 2009 yılından itibaren iktidar asgari ücrete yüzde 7 zam yapılsaydı bugün asgari ücret 4 bin 200 TL olurdu. Ama ne yazık ki böyle bir şey yapılmadı” diye konuştu.

BU KADAR MI BECERİKSİZSİNİZ!

İKTİDARIN rakamlarla oynadığını dile getiren Karamollaoğlu, yolsuzluk ve israf ortadan kalkarsa ülkenin ne kadar zengin olduğunun ortaya çıkacağını ifade ederek, şunları kaydetti: “Yolsuzluk, şeffaflıkla ve denetlenebilirlikle ortaya çıkar. Kütahya Zafer Havalimanı, Kütahya, Afyon ve Uşak’a hitap ediyor. Zafer Havalimanı’na 2020 için 1 milyon 279 bin 352 yolcu garantisi verilmiş. Kütahya, Afyon ve Uşak illerinin nüfusu ise toplamda 1 milyon 652 bin 920. Yani, bu insanların muhakkak bir kere uçağa binmeleri gerekiyor. Binmeleri gerekiyor ki bu milyarlarca doların ve avronun yap-işlet-devret firmalarına verilmesi için! Bu kadar mı basiretsizsiniz. Bu kadar mı beceriksizsiniz! İşte bunun adına peşkeş derler! Bu hesabı yapanları hiç mi devlet denetlemiyor. Hiç mi bir bakan bunlara ‘deli misiniz, böyle bir şey olur mu’ demiyor? Bu mantıkla siz Hazine’de para bırakmazsınız. Onun için de bütçede borç artıyor. Mutlaka israf ve yolsuzluktan kurtulmamız gerekiyor.”

ÇİFTÇİ, GEREKLİ DESTEĞİ GÖRMÜYOR

TARIM ve Orman Şûrası’nda açıklanan 60 maddenin tarımı ayağa kaldırmayacağını söyleyen Karamollaoğlu, “Bunların hiçbirinin uygulanacağı kanaatinde değilim. Türkiye son 10 ayda 7,6 milyon ton buğday ithal etti. Türkiye, kendi kendine buğdayı yeten bir ülke olmalı. Efendim ‘biz dışarıdan kaliteli buğday alıyoruz, onu işleyip makarna yapıyoruz’ diyorlar. Dışarıdan alacağınıza niye bunu Türkiye’de üretmiyorsunuz? Marifet Türkiye’de üretmektir. Türkiye’de tarım arazileri hâlâ kullanılmıyor. Çiftçi gerekli desteği görmüyor. Kendileri çıkardıkları bir kanunla, tarıma her yıl bütçede milli gelirin yüzde 1’i kadar destek vermeleri gerekiyordu. 36 milyar destek vermeleri gerekirken 22 milyar destek veriyorlar. Daha önce bu 15 milyar falandı. Şimdi çiftçinin destan yazmasını bekliyorlar. Bu mümkün değil. Çiftçi, yaptığı çalışma neticesinde kendi gelirin artıramıyorsa işini bırakır, yapmaz. Benim hayret ettiğim, Tarım Bakanı ve yönetimi bu kadar açık bir meseleyi göremediler” değerlendirmesinde bulundu.

ÜNİVERSİTELER İÇ ÇEKİŞME MESELESİ YAPILMAMALIDIR

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan ile eski Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında devam eden Şehir Üniversitesi tartışmasına değinen Karamollaoğlu, “Üniversiteler iç çekişme meselesi yapılmamalıdır. Bir sürü devlet üniversitesi var. Neredeyse her ilçeye bir üniversite kurmak için yola çıkan bir iktidar var. Üniversitelerin anlamını anlamayan bir iktidar var. Üniversite adetinin artması Türkiye’de insan vasfını artıracak manasına gelmez. İlmin artacak manasına gelmez. Sadece her ilde o üniversiteleri yapmak için inşaatlar yapılıyor. İktidarın anladığı bir iş var, o da inşaatlarda rant var. Hükümet bu inşaatlardan para kazanıyor. Bundan dolayı bir yerde beton, demir ve asfalt varsa balıklamasına atlıyorlar” dedi.

ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR

Şehir Üniversitesi’yle ilgili açıklamalarına devam eden Karamollaoğlu, şunları kaydetti: “Ben burada kimsenin tarafında değilim. Neden, bankalar verdikleri kredileri çabucak istiyorlar? Çünkü üniversite yönetiminin değişmesini istiyorlar. Bu üniversitenin farklı fikre sahip birilerinin elinde olmasını istemiyorlar. Çünkü böyle insanlar fikrini rahatça ifade edebiliyor, iktidarı rahatça tenkit edebiliyor. Bu da iktidarı rahatsız ediyor.”

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER ÇİFTE STANDARTLI

Nobel Edebiyat Ödülü’nün Bosna soykırımını inkâr eden ve öven Peter Handke’ye verilmesine tepki gösteren Karamollaoğlu, “Bu şahıs Srebrenitsa katliamını met eden yazılar kaleme almıştır. Bu katliamları övmüştür. Bu bir kitap yazmış, bu kitap nedeniyle bu ödüllendirilmiş. Bu utanmazlıktır. Bu durum uluslararası örgütlerin ne kadar çifte standart uyguladığını da gösteriyor”

ÇİFTÇİ GEREKLİ DESTEĞİ GÖRMÜYOR

Tarım ve Orman Şûrası’nda açıklanan 60 maddenin tarımı ayağa kaldırmayacağını söyleyen Karamollaoğlu, “Bunların hiçbirinin uygulanacağı kanaatinde değilim. Türkiye son 10 ayda 7,6 milyon ton buğday ithal etti. Türkiye, kendi kendine buğdayı yeten bir ülke olmalı. Efendim ‘biz dışarıdan kaliteli buğday alıyoruz, onu işleyip makarna yapıyoruz’ diyorlar. Dışarıdan alacağınıza niye bunu Türkiye’de üretmiyorsunuz? Marifet Türkiye’de üretmektir. Türkiye’de tarım arazileri hâlâ kullanılmıyor” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.