Arınç: Mısır’la ilişkileri düzeltmemiz lazım

Arınç: Mısır’la ilişkileri düzeltmemiz lazım

Arınç, "Bazı ülkelerin yöneticileri ile hükümetimiz arasında veya -şimdi Cumhurbaşkanımız - Sayın Başbakanımızla ilgili bir soğukluğu hissettik. Bu olağan bir şey değil." dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bazı ülkelerin yöneticileri ile AKP ya da Erdoğan arasında hissedilen soğukluğun 'Olağan bir şey olmadığını' ifade ederek, "Bunun mutlaka izale edilmesi lazım." dedi.

Al Jazeera Türk'ten Didem Özel Tümer'in Arınç ile yaptığı röportajın ilgili bölümü:

* Geçtiğimiz günlerde yaptığınız bir konuşmada, Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerindeki soğukluğun “ıslak tülbent kuruyuncaya kadar”, yani hızla değişeceğini söylediniz. Neyi kastediyorsunuz?

Biz aynı coğrafyanın kardeş yaptığı insanlarız, ülkeleriz, milletleriz. Ortadoğu olsun, Haliç ülkeleri olsun aynı tarihi, aynı inancı aynı müşterek kültürü yaşıyoruz. Bunun bilincindeyiz hepimiz. Geçmişten bu yana çok köklü, derin, tarihi ilişkilerimiz var. Yani bizim birbirimizden uzak olmamız, birbirimize karşı soğuk davranmamız aslında mümkün değil.

Son zamanlarda yaşanan bazı olaylar sebebiyle, Suriye olaylarını katabiliriz, Mısır’da yaşanan son olaylardan bahsedebiliriz, belki Filistin’i, Gazze’yi işin içine koyabiliriz. Bazı ülkelerin yöneticileri ile hükümetimiz arasında veya  -şimdi Cumhurbaşkanımız - Sayın Başbakanımızla ilgili bir soğukluğu hissettik. Bu olağan bir şey değil.

Yani bunun mutlaka izale edilmesi lazım.

Belki her hükümet, her cumhurbaşkanı, her başbakan farklı söylemlerde bulunmuş olabilir olaylar karşısında. Ama bu mutlaka tekrar bir beraberliğe yol açmalı, eskisinden daha güçlü biçimde. Çünkü bizim sadece milletlerarasında, halklarımız arasındaki iyi ilişkileri değil, ticari ilişkilerimizi, siyasi ilişkilerimizi, dış politikaya yönelik birlikteliğimizi güçlendirmemiz lazım.

* Yani ilişkiler düzelecek mi?

Başta söylediğim cümle iddialı bir cümle kabul edilebilir, yani bu coğrafya bizi kardeş kıldı. Dolayısıyla Mısır’da yaşanan bir darbe olayına, yani Sisi’nin gelip Mursi’yi bir şekilde alaşağı etmesini, Türkiye demokrasi açısından farklı bir tepki vermiş olabilir. Ama daha sonra o ülkede geçiş süreci yaşandı. Biz bunun da sağlıksız olduğunu söylüyoruz. Seçimler yapıldı Sisi iş başına geldi. Türkiye hala seçilmiş bir insanın ve hükümetin darbe yoluyla görevden uzaklaştırılmasını prensip olarak kabul etmediğini söylüyor.

Fakat fiili bir durum da var. Bu fiili durumu da bütün dünya adeta normal kabul ediyor. Yani bugün Sisi Amerika’yı da ziyaret edebiliyor, batı ülkelerini de ziyaret edebiliyor. Bu konuda bizim Mısır ile süratle ilişkilerimizi sağlıklı bir zeminde götürmemiz gerekir. Bunun için adım atması gereken belki Mısır olacaktır ilk başta ama, bunu temin etmeliyiz.

Birleşik Arap Emirlikleri ve Haliç ülkeleri bunlar da bizim için çok önemli. Onlarda belki Mısır’da yaşanan olaylara farklı bir açıdan Türkiye ile aynı düzlemde hareket etmiyor görünebilirler. Farklı endişeler olabilir, farklı pencerelerden bakıyor olabilirler. Ama bizim yine Haliç ülkeleriyle geçmişten gelen dostluğumuzu bir şekilde güçlendirmemiz lazım.

Biz bütün bu ülkelerin huzur, güven ve istikrar içerisinde olmasını arzu ediyoruz. Çünkü Türkiye huzur, güven ve istikrar ile çok yol aldı. Biz bir taraftan AB sürecinde müzakere eden bir ülkeyiz. Bu ülkelerde bizim AB’de tam üyeliğimize sıcak bakıyorlar. Halk çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkenin AB’de tam üye olmasını hepsi gönülden arzu ediyor.

Bütün bu aynı noktada beraberliğimizin çok daha güçlü hale gelmesi lazım. Bir örnek vermemiz gerekebilir. Mesela Kıbrıs sadece Türkiye ve Yunanistan’ı ilgilendiren bir konu değil. Türkiye olarak çözüm sürecini destekliyoruz. Ancak Rum tarafı zaman zaman bazı bahanelerle bu süreci sonuçsuz kılıyor. Şimdi Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerinin iyi ilişkileri var. Bu Kuzey’deki Türk Cumhuriyeti’nin ilişkilerine gölge vuracak noktada. Oysa onların çok gönülden Kıbrıs’ta müşterek bir devlet kurulduğu takdirde, toplumların eşit olarak temsil noktasında bir araya geldiği bir Kıbrıs’ın hem onlar, hem de o ülkede yaşayan toplumlar açısından büyük bir değeri var. Dolayısıyla bizim bir sonuca gitmemiz açısından bu ülkelerin desteğine de ihtiyacımız bulunuyor.

Özetle şudur, Türkiye olarak bizim özellikle Mısır'la da, Körfez ülkeleriyle de, Kuveyt ile de, Ortadoğu’daki tüm ülkelerle iyi, dostane, anlayışa dayanan bir beraberliğe, dış politika bakımından ihtiyacımız var.

Madem ki ‘tülbent ıslandı’, bizde tabir odur, en çabuk kuruyacak olan, eski haline gelecek odur, aramızda bir sorun, bir sıkıntı veya bir uzaklaşma durumu varsa, biz Türkiye açısından bunun süratle giderilmesini istiyoruz.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.