Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Arazi mühendisliğine terfiim ve Ağlasun Yolu’nun nüveligi

Arazi mühendisliğine terfiim ve Ağlasun Yolu’nun nüveligi

Müdür Nalbantoğlu aynı zamanda kültür hizmetleri de yapma uğraşında idi.

Binanın 2. katındaki geniş salonu kütüphaneye tahsis etti. İçini dolduracak kitapları oradan buradan alırken, banaz müteahhit şirketi sandıklarla kitap getirip kütüphaneyi zenginleştirdi.

Müdür bununla da kalmadı Konya’nın araştırmacı gazetecisi rahmetli Selçuk Es’i kütüphane müdürü yaptı.

Personel için yarım saat kütüphanede okuma hakkı tanındı.

***

Bu arada müdür beni arazi mühendisliğine yükseltti.

Arazi mühendisinin vazifeleri sıkça şantiyelere gitmek, projedeki hattan daha iyi bir hat varsa bulup çalışmaları o yöne teklif etmek oluyordu.

Bu hususu beni tayin eden yol yapım ve bakım daire başkanı rahmetli Talat Baba’dan algılanmıştım.

***

Talat Baba Ankara’da masa başı oturmaz Türkiye’deki karayolları şantiyelerini aralıksız tetkik için gezerdi.

Gittiği yerde misafirhanede kalmak için şehirlere gitmez şantiyede işçi ile beraber yemek yer çadırda kalırdı.

Yol çalışmalarını tetkik esnasında daha kısa ve eğimli yer varsa “projeyi bırakın buradan gidin” emrini vererek yolun daha iyi olmasını sağlardı.

***

İşte beraber olduğum ve gördüğüm bu hareketi bende algı olmuştu.

Nitekim birkaç yerde de yol güzergâhını değiştirmem oldu.

Mesela Ermenek – Güneyyurt arası yapılırken lase ile dereye in çık yolunda çalışırlarken bu gün kullanılan düz ve kısa yolu teklif etmiş kabul görmüş, lase çalışmaları iptal edilmişti.

Daha birkaç tane daha oldu.

Ancak hayli ileri yıllar ki 1995’de Konya – Antalya Yolu’nun Susuz köyü tarafından gitmesini, Alacabel kısmının aşağıdan dolaşmasını (ki o zamanlar tünel kazımı yapanda yoktu düşünende) defalarca beyan ettim olmadı.

Peki, şimdi ne oluyor Alacabel tünelle, diğer kısım Susuz’dan geçerek mevcut yol iptal edilmiş olacak.

Karar verebilme 28 yıl sonrası olmakla ne kadar yıl kaybettik acaba? Daha birde beş yıl içinde ancak bitirirlerse!

***

Bu arada bilhassa yol yapmak için makine isteyenleri de geri çevirmiyordu Nalbantoğlu.

Nitekim çalışkan Ispartalılar dernek kurup Burdur’a bağlı ama yolu olmayan Ağlasun İlçesi’ne…

Isparta’dan gidiş için yol yapmak istiyorlardı.

Bunun için de bölge müdüründen bir dozer istemekte, Dozerin yakıtı, operatörün maaşı ve yaşamı kendilerine ait olacağını belirttiler.

Güya amaçları ilçeye yol kazandırmak görünüyordu ama işin aslı Antalya’ya gidecek vasıtaların buradan Bucak İlçesi yoluyla gitmelerini sağlamak Burdur’dan gidişi önlemekmiş.

Bu amacı bizde sonradan yol bitince anladık.

***

Bir araba geçecek kadar açılan toprak yolun açılış merasimini yaptı Isparta ve Ağlasun dernekleri.

Açılışa İstanbul gazetelerinden muhabir ve yazarlar içinden Necmi Onur da gelmişti.

Bende Konya basınını götürdüm.

***

Tantanalı tören sonrası Konya’ya dönerken bir ihtiyar;

“Isparta’ya gidecek vasıta da yok beni de alır mısınız?” isteğini kabul ederek aldık yanımıza.

Sorduk ihtiyara; “bu yolun yapılması için neler oldu? diye…

İhtiyar geçmekte olduğumuz bir tarlasının ortasından geçen yolu işaretle.

“Bakınız bu tarla benimdi. Yol geçmesi için seve seve bedelsiz olarak yol yeri verdim.

Oğluma da dedim ki. Ola ki yol yapılırken ecel gelir sen burası için bedel istersen. Ahirette yakana yapışırım dedim.”

“Yol üzerinde kalan evlerin yıkıldığını gördük bunlara ödeme yapılmadı mı?”

“Hayır, varlıklı olanlar kendileri varlıklı olmayanlar içinse bizler para toplayıp ev yaptırdık yol için kimse bedel almadı.”

***

İşte dinimizdeki yol için verilen kıymet yani. “Yol için yer verenler büyük sevaba girer” kaidesini tatbik ediyorlardı demek ki.

***

Bu açılan yol devamı Burdur’a uğramadan kısa yoldan Antalya’ya gidiş olunca Demirel zamanında. Karayollarınca ele alınmış ve Isparta Ağlasun Bucak güzergâhında yol olmuştur.

Sayın okuyucularım ihtiyarın sözlerini unutmadan hafızanıza raptedin. Birkaç yazı sonrası lazım olacak.

Gelecek yazım da buluşuruz inşallah.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR