Ali Babacan: Öyle bir noktaya geliniyor ki…

Ali Babacan: Öyle bir noktaya geliniyor ki…

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan "Yapısal reformların ertelenemeyeceği noktaya gelindi" uyarısında bulundu.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yapısal reformların pek çok ülke tarafından ertelendiğine işaret ederken, “Ama öyle bir noktaya geliniyor ki bunları yapmadığınız takdirde ülke kaybetmeye başlıyor. Artık pek çok ülke için bu reformların ihmal edilemeyeceği, ertelenemeyeceği noktaya gelindi.” dedi.

Babacan, Borsa İstanbul (BIST) ve California Üniversitesi-Berkeley tarafından tertip edilen 'Girişimcilik Yoluyla Köprüler Kurmak: Girişimcilikte Yükselen Ülke Türkiye’ye Bölgesel ve Küresel Bakış' konulu konferansa konuk oldu. Konferansta ekonomiyi yorumlayan Babacan, ABD’de güçlü, Avrupa’da kırılgan toparlanma görüldüğünü dile getirdi.

Türkiye’nin 12 senedir ekonomide iyi bir tablo koyduğunu anlatan Babacan, milli gelirin 2002’de 230 milyar dolar olduğunu, 2013’te 820 milyar doları bulduğunu belirtti. Babacan, “İhracatımız da 36 milyar dolardan 160 milyar dolara geldi. Birey başına milli gelirimiz 10 bin 800 doları aştı, satın alma gücüne paritesine göre 19 bin doları aştık. 19 bin dolar demek Avrupa Birliği (AB) ortalamalarının yüzde 56’sı, Japonya’nın yarısını bir miktar geçmek demek. Biz bu trendle büyüdüğümüz takdirde 2023’te üst gelir grubu ülkeler içine gireceğiz. “ ifadelerini kullandı.

Devamlı ve kuvvetli büyümenin püf noktaları olduğunu vurgulayan Babacan, şöyle devam etti:

“Bu noktaların başında makro ekonomik istikrar var. Makro ekonomik istikrar ve öngörülebilir yatırım ortamı önemli. İstikrarlı ve öngörülebilir ülkeye yatırım yapmak kolaydır, tercih edilen bir yoldur. Biz bu anlamda önemli adımlar atık, makro ekonomik sorunlara çareler ürettik. En önemli sorunumuz kamu borcuydu. 2002’de yüzde 74 olan kamu borcunun milli gelire oranı 2013’te yüzde 33’e geriledi. Bu, şu an bir sorun olmaktan çıktı.

Bankacılık sektörü de önemli makro istikrar adına. Türkiye’de 2004-2005-2006 reformları ile bankalarımızın mali bünyesi güçlendi. Türkiye, 2008-2009 bunalımında bankacılık sektörünün sapasağlam ayakta durduğu, tek bankanın zarar görmediği ender ülkelerdendir. Biz, 2006’da Mortgage Kanunu’nu ele alırken yüzde 25 peşin ödeme kuralı getirdik. Bize ‘ABD’de böyle bir kural yok’ dediler, yine ‘niye peşin ödeme kuralı getiriyorsunuz’ diye sordular. Bu konu çok tartışıldı, itirazlar oldu. Biz bunu TBMM’den böyle geçirdik. Tüketici kredilerini lira ile olmasını, konut kredilerinin sabit faizle olmasını savunduk. Bunları uyguladık da. Ayrıca pek çok kanuna hayat verdik. Bütün bunlara bağlı olarak bankalar güçlü bir bilanço yapısına kavuştu. Dünyada sermaye yeterlilik oranı yüzde 8. Bu oran Avrupa için yüzde 9. Biz bu oranı yüzde 12 olarak belirledik, bankaların kötü günler için rezervi olması adına. Yine likidite oranını bunalımdan evvel artırdık. Bunalım geldiğinde tek bankaya devlet yardımı gerekmedi. Bankalar ile ilgili en ufak yük şükür olmadı.”

ÖYLE BİR NOKTAYA GELİNİYOR Kİ...

Başbakan Yardımcısı, yapısal reformların hayati bir konu olduğunu ifade etti. Ali Babacan, şunları kaydetti:

“Ülkeye faydalı bu reformlar kısa vadede kemer sıkmayı gerektirir, popüler olmayan kararlar almayı gerektirir ama uzun vadede yararlıdır. İstihdam, ürün ve sosyal güvenlik reformları bunlar hakikaten pek çok ülkede uzak durulan, ertelenen reformlar. Ama öyle bir nota geliyor ki bunları yapmadığınız takdirde ülke kaybetmeye başlıyor. Artık pek çok ülke için bu reformların ihmal edilemeyeceği, ertelenemeyeceği noktaya gelindi. Bizim G-20 dönem başkanlığımızda yapısal reformların uygulanması için gereken yapılacak. 20 ülke 900 taahhütte bulundu, ‘ben 3 -4 senede şu adımları atacağım’ diye. Bu taahhütlerin takibi adına mekanizma oluşturuyoruz. Sözler tutulursa 20 ülke 900 adım atarsa dünya ekonomisinde toparlanma olacağını OECD ve IMF araştırmacıları beyan ediyor. 5 sene içinde bu sözler yerine getirildiği takdirde bir şey olmasa dahi 2 puan dünya ekonomisi büyüme görecek. Onun için bu yapısal reformlar konusu en önemli gündem maddesi pek çok ülke için, Türkiye için. Biz bu anlamda 2018 sonuna kadar olan programı ana hatları ile açıkladık. “

MELEK YATIRIMCIYA UYARI: ŞİKAYETLER GELİRSE SERTİFİKALARINIZ İPTAL EDİLEBİLİR

Babacan, Zorlu Center’da yapılan konferansta girişimciliğe değindi.

Babacan, Türkiye’de girişimciliğe ilginin arttığına temas etti. Girişimciliğe ilgide melek yatırımcıların rol oynadığını aktaran Babacan, şu açıklamalarda bulundu:

“Bizim 254 sertifikalı melek yatırımcımız var. Burada yardım ve teşviklerimiz güçlü. Bir melek yatırımcı girişimci ile ortak olduğunda oraya koyduğu sermayenin tümü vergi matrahından çıkar. Koyduğu parayı kaybetmiş, zarar etmiş gibi vergi matrahından çıkar. Yine ortaklıktan ayrılma vakti geldiğinde, hissesini satma vakti geldiğinde sermayesi de, geliri de vergiden istisnadır. Diyelim 200 bin dolar koydu, 600 bin dolar aldı ve ortaklıktan çıktı 5 sene sonra. 400 bin dolar vergiden istisna. Ama bunlar hakim ortak değil, direksiyonda değil. Direksiyonda girişimci var, melek yatırımcı onun sağında oturuyor. Melek yatırımcı ‘şuradan daha çabuk gidersin, trafik yoğunlaştı, ağır git’ gibi komutlar veriyor ama gaz ve pedal girişimcide. Sistem böyle, iyi de gidiyor. Umarız melek yatırımcı sayısı artar, binleri veya on binleri bulur. Biz melek yatırımcıyı devletin takip mekanizması olması için sertifikalandırıyoruz. Çünkü melek yatırımcı için ‘ama şeytan da zamanında melekti’ deniliyor. Onun için dikkat edilmeli. Devletin orada takip ve denetleme mekanizması vardır, Burada şikayetler gelirse melek yatırımcının sertifikası iptal edilebilir.”

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.