Aktaş: Eskiden Betonlaşmaya En Çok İslamcılar Karşı Çıkardı

Aktaş: Eskiden Betonlaşmaya En Çok İslamcılar Karşı Çıkardı

Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi (ADAM) bünyesinde her ay bir yazarla, genellikle yazarın ‘en son kitabı’ üzerinden söyleşiler yapılacak. İlk söyleşi, ikinci edisyonu yakın zamanda basılan ‘Eksik Olan Artık Başka Bir Şey: İslamcılık’...

Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi (ADAM) bünyesinde her ay bir yazarla, genellikle yazarın ‘en son kitabı’ üzerinden söyleşiler yapılacak. İlk söyleşi, ikinci edisyonu yakın zamanda basılan ‘Eksik Olan Artık Başka Bir Şey: İslamcılık’ kitabının yazarı Cihan Aktaş’la gerçekleştirildi.

Aktaş’la İslamcılık, İslamcı düşüncenin kökleri ve günümüzdeki ‘gerileyişi’ etrafında gerçekleştirilen söyleşi, öyküden şiire, mimari ve şehircilik konularından son dönemin popüler tartışmalarına ve yazarın kişisel yazma sürecine kadar uzandı. “Geçilen zamanın bir şekilde kaydedilmesi gerekiyor, ben de onu yapıyorum.” diyen Aktaş, dindar camiadaki ‘eleştiri’ yoksunluğuna da vurgu yaptı. Bir yazarın konjonktürel hesaplarla kalem oynatmaması gerektiğini dile getiren Cihan Aktaş, “Susmanın değil, eleştiriyi tam zamanında dile getirmenin önemine inanıyorum.” dedi.

Şehircilik ve mimari konularında hükümetin izlediği politikalara dönük eleştirilerini hem yazılarında hem de kitaplarında dile getirdiğini aktaran Aktaş, İslamcıların bu alanda kendi şiir ve öykülerine kaynaklık eden duyarlıklarıyla çeliştiklerini vurguladı. Aktaş, “Betonlaşmaya en çok İslamcılar karşı çıkardı. Ağaçların kesilmesi, yeşil alanlara AVM yapılması gibi konular sürekli gündemdeydi ve İslamcıların bu çarpıklıklara kayıtsız kalması düşünülemezdi.” şeklinde konuştu. Aktaş, kısa bir süre önce kendi isminin de yer aldığı ‘yazarları boykot’ konusunu da ‘İslamcılığı besleyen kültürel arka planla ilgisi olmayan tuhaf bir eylem’ olarak değerlendirdi.

"MAHALLLE HOYRATÇA YOK EDİLDİ"

İslami kesimde eskiden beri şehircilik ve kültür konularında ciddi bir itiraz dilinin var olduğunu vurgulayan Aktaş, “Mahallenin hoyratça yok edilişi, telafisi zor bir kayıp hepimiz için. Gökdelen, yüksek bina, rezidans tutkusunun ulaştığı türdeşiyle yaşama hevesi beni ürkütüyor.” şeklinde konuştu. İslami kesimin, eskiden ‘betonlaşma’ tehlikesine karşı sürekli uyaran bir dil kullandığını ancak son yıllarda bu durumun değiştiğini belirten Aktaş, şöyle konuştu: “İslamcı camiada kronik değil ama güçlü bir muhalif dil vardı, itiraz vardı. Mesela betonlaşmaya en çok İslamcılar karşı çıkardı. Ağaçların kesilmesi, yeşil alanlara AVM yapılması gibi konular sürekli gündemdeydi ve İslamcıların bunlara olumlu gözle bakması düşünülmezdi. En etkileyici ve sahih betonlaşma eleştirileri İslami kesimde yapılırdı.”

“BURSA’DAKİ TOKİ BİNALARI ‘YARA GİBİ’”

Mimarlık eğitimi görmüş bir yazar olarak yazılarında TOKİ’nin hatalarını sıklıkla eleştirdiğini aktaran Aktaş, Mimar Sinan’ın ‘dokusunu bozmamak için’ Bursa’ya eser vermekten çekindiğini, ancak TOKİ eliyle dikilen binalarla şehrin adeta katledildiğini söyleyerek, o konutlar için ‘açık bir yara gibi’ ifadesini kullandı. Yüksek bina, gökdelen, rezidans arzusunu ‘rantiye hırsı’yla açıklayan Aktaş, “Oysa Müslüman yüreği ve feraseti bu durumu kabul etmez. Gökdelenler, etraflarına hayat hakkı tanımıyor. Amerika’da bir Şikago, bir New York’ta gökdelen inşa edilirken hesaba katılan binbir ayrıntı burada ihmal ediliyor.” değerlendirmesini yaptı.

“SİYASAL ALANDA YÜKSELİŞ DÖNEMİNDE ENTELLEKTÜEL ALANDA GERİLEYİŞ OLDU”

İslamcı kesimdeki ‘siyasal’ alanda kaydedilen yükselmenin, kültürel ve entelektüel anlamda ‘gerileme’ kaydettiğini vurgulayan Aktaş, “Siyasal alanda büyük sorumlulukların üstlenildiği bir dönemde entelektüel alanda bir boşluk oluştuğundan söz edilebilir.” dedi. Aktaş; İslamcı camianın 80’li ve 90’lı yıllar boyunca büyük bir entelektüel birikim sağladığını ancak bu ‘birikimin’ 2002 yılından beri tüketildiğini, entelektüel enerjinin siyasete kanalize olduğunu söyledi. Buna karşılık İslamcılığın bitmesinin söz konusu olmayacağını düşündüğünü kaydeden yazar Cihan Aktaş, şunları söyledi: “İslamcılık, tabiatı gereği zaten konjonktüreldir, geri çekilir, durulur, biriktirir sonra yine gelir. Eski birikim tüketildi, ancak ben yeniden bir biriktirme döneminin başladığını da düşünüyorum.”

"TOPLUMSAL VE SİYASAL ELEŞTİRİ GELİŞTİRİR"

Kısa bir süre önce kendi isminin de yer aldığı ‘yazarları boykot’ meselesiyle ilgili bir soruya karşılık Akteş, “Sapla samanı karıştırıp algı operasyonu yapmaya kalkışıyorlar. Bir hayli tuhaf bir boykot, sanki çok okuyan bir kesimmişiz gibi Müslümanlara ‘okumayın’ çağrısı yapıyorlar. Aliya’nın dediği gibi eksiğimiz eleştirel düşünce ve bu tür boykotlarla yapılmak istenen bünyemizi güçlendirecek, varlığımızı geliştirecek olan toplumsal ve siyasal eleştirinin tamamen yok edilmesi” cevabını verdi. Aktaş, yaşanan süreçte kendisini en çok üzen durumun ise ‘bazı başörtülü’ kadınların da o boykot listesine destek vermesi olduğunu belirtti. “O süreçte umduğum desteği bulamadım.” diyen Aktaş, haftalar sonra Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in kendisini arayarak üzüntülerini bildirdiğini de sözlerine ekledi.

Moderatörlüğünü M. Fatih Kutan’ın yapacağı söyleşilerin gelecek ayki konuğu ise Hece Dergisi, Hece Öykü ve Hece Yayınları’ndaki görevlerini bırakan yazar Hüseyin Su olacak. 18 Ekim’de gerçekleştirilecek söyleşi yazarın ‘Kalemin Yükü’ kitabı etrafında şekillenecek.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.