“31 Mart Milli Birliğimize suikastın adıdır”

“31 Mart Milli Birliğimize suikastın adıdır”

Başkanı Prof. Dr. Caner Arabacı, II Meşrutiyet döneminin Cumhuriyet devrinin laboratuvarı kabul edildiğini belirterek Osmanlı Devleti’nin Balkan faciasına değindi.

Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nde 31 Mart Vakası’nı anlatan N.E. Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Caner Arabacı, II Meşrutiyet döneminin Cumhuriyet devrinin laboratuvarı kabul edildiğini belirterek Osmanlı Devleti’nin Balkan faciasına değindi. O dönemde Balkanlardan İstanbul, Bursa ve Balıkesir başta olmak üzere yoğun şekilde göçlerin yaşandığını ve Konya’da da Muhacir Pazarı, Tatar Camisinin bulunduğu yerin Alaeddin’e doğru olan kesiminin Balkan göçmenlerinin iskân edildiği bölgelerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Caner Arabacı, Türkçe’yi çok iyi kullanan yazarlardan olan ve İttihatçı olmadığı için 38 yıl sürgün hayatı yaşayan Refik Halit Karay’ın “Ayşe” adlı hikâyesinde yer alan Bulgaristan Türklerinden Ayşe Kadın ve Çocuklarının başına gelen dramı anlattı. “31 Mart Vakası, bizim Cihan Devletinin sonunu getiren en önemli olaylardan biridir. Partizanlık, değer ve kültürümüzden savrulmanın en öne çıktığı olaylardan birisidir” diyen Arabacı, 31 Mart’ın cumhuriyet boyunca adam gibi değerlendirilmediğini de söyledi. 31 Mart’ın “irtica vakası” olarak değerlendirildiğine işaret eden Arabacı, “Hâlbuki 31 Mart, millet hayatına, medeniyet değerlerimize ve milli birliğimize, bütünlüğümüze suikastın adıdır” dedi.

Siyasi olarak 31 Mart’ın, II. Abdülhamid Han’ın devletin başından indirilip Selanik’e, İtalyan asıllı bir yahudinin evine sürgün gönderildiği ve üç yıl boyunca dünya ile olan irtibatının kesildiği sürecin başladığı hadise olduğunu ifade eden Arabacı, 31 Mart Vakası’nın çıkış sebepleri ve nedenleri üzerinde de durdu. Osmanlı Devleti’nin Tanzimat sürecinden itibaren değerlerinden kopmaya başladığını belirten ve yüksek inanç ile idealden kopuşun aydın kesimde çok üst düzeyde olduğunu ifade eden Arabacı, şu ifadeleri kullandı: “Kendi idealini ve değerlerini iddialarıyla birlikte yitiren bir toplumun yâni yeryüzünde söyleyeceği bir sözü olmayan bir toplumun yaşama hakkı yoktur.”

OSMANLI’DA İÇ DÜŞMANIN ADI: “JÖN TÜRKLER”

Osmanlı’da iç düşmanın “Jön Türkler” olduğunu belirten ve Türkiye’nin günümüzdeki fiili ve en önemli düşmanının da Amerika olduğunu söyleyen Arabacı, Amerika’nın “bizim çocuklar” dediğimiz bizim içimizden devşirdiği iç müttefikler arasında PKK, IŞİD, FETÖ ve THKPC’nin bulunduğunu, Osmanlı’nın son dönemlerinde bunun karşılığının da “Jön Türkler” olduğuna dikkati çekerek “Bunlar 1889’dan itibaren çok iyi örgütlenmişlerdir. İttihad-ı Osmaniyye adı altında örgütlenmişler. Çok daha sonra İttihat Terakki adını almıştır. Yâni Ahmet Rıza’nın pozitivist sloganı bizim yeri partinin adı olmuştur. Bunların ortak hedefleri ise; II. Abdülhamid’in tahtan indirilmesi olmuştur” dedi. Meram Uluslararası Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen sohbetin soru-cevap kısmından sonra Prof. Dr. Caner Arabacı’ya derneğin hediyesini, HİSDER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu verdi. Sohbet, okunan aşr-ı şerifle son buldu.

HABER MERKEZİ

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum